1 Mart 2015 Pazar

Uzaktaki



Gözlerin gidenlere bakıyor. Şaşkın, aptal, kaybolmuş gözlerin gitmek istiyor. Herkes biraz gitmek ister. Ve herkes gidemez biraz da. Sense hiç gidemiyorsun.

Hiç konuşamıyorsun. Mevzuyu tutuyor kulağından, çekip oturtuyorum aramıza. Ama hiç... Ne söylesen konuşamıyorsun. Duygusuzluktan sözlerinin altı morarmış. Söyleyemediklerin kadar bakıyorsun etrafa. İsteyip de söyleyemediğin her söz içeride bir kıvılcım daha yakıyor. Ve sen, her saniye, içinde binlerce ayaklanmayı bastırıyormuş gibi bakıyorsun. Ama buna rağmen hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorsun. Sanki hiç yaşamıyormuş gibi.

Yeni bir yıldan hiçbir isteğin yok. Çünkü eskisi sana hiçbir şey getirmemiş.

Sanki doğar doğmaz, tersinden yakılmış ve sonra onarılmaya bile tenezzül edilmemiş bir sigara gibi, kül tablasına bırakmışlar seni, sonra hiç kimse dokunmamış, öylece kalmışsın orada. Hiç içilmemiş ve sanki bundan sonra da hiç içilmeyecek bir sigara gibi; biraz hırpalanmış ve biraz da yorgun beklemekten.

"Ben geliyorum." diyorum, "Ben geliyorum, bekle."

Ceplerimde hiçbir şey yok. Ve biliyorum, şu an göründüğümden çok daha uzaktayım. Ama geliyorum; bir bilinmezin ortasından, koca bir karanlığın hazzından başı dönmüş, sana doğru, yüklerimden bir bir sıyrılarak, belki biraz yetişebilme telaşı ve birkaç adım sonra çırılçıplak ama her adımda daha korkusuz.

"Ben geliyorum, bekle."